Temmuz 30, 2013

ÖNSÖZ

  Ben Ahmet Binici,Marmara Üniversitesi'nde üç dilde eğitim yapan İşletme Fakültesi'nin İngilizce İşletme Bölümü'nde okuyan bir girişimci adayıyım.Bu blogu açma nedenler birden çok.Bunları size açıkladıktan sonra epeydir yapmak isteyip de yapamadığım mesleki bloguma start vermiş olacağım,elbette içerik olarak.Efendim gelin şöyle bir son 4 seneme göz atalım ;


 2008-2009 eğitim dönemi, hayatım için çok önemli bir dönemdi.ÖSS sınavına girecektim,ideallerim vardı ve çok şey başarmak istiyordum.İstediğim bölüm İngilizce eğitim yapan bir İşletme bölümü olmasına rağmen sınav sonucunda Marmara Üniversite'si Hukuk Fakültesi'ne girebiliyor olmam bana sancılı bir tercih dönemi yaşattı.Evet ideallerim vardı,evet ailem nedeniyle ticaretin içinde büyümüş ve bu alanda güzel şeyler yapmak istiyordum lakin bir tarafta da Türkiye'nin gerçekleri mevcuttu.Kim ne derse desin Türkiye'de bir elin beş parmağına geçmeyecek bir kaç Hukuk Fakültesi'nde eğitim görüp diploma almak insanın hayatını kurtarıyordu.Bu bir gerçekken,diğer tarafta da kanıca gidebileceğim iyi bir bölüm olan Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'nde eğitim görmem ve özel sektör ya da devlet kurumlarında çalışmama isteğim bir risk doğuruyordu hayatım için.Dedim ya sancılı diye,gerçekten sancılı idi.Ve günlerden bir gün mezun olduğum liseme gidip,tercihleri mi yaptım.Sadece dört tercihim vardı;(sırasıyla),M.Ü. İngilizce İşletme,M.Ü. İngilizce İktisat,İ.Ü. İngilizce İşletme ve İ.Ü. İngilizce İktisat.

 Rabb'ime şükürler olsun ki ilk tercihim geldi ve üniversite öğrencisi oldum.Hazırlık okuluna başladım.Pek iyi geçmeyen bir hazırlık döneminden sonra yaz okulu ile uzatmalı da olsa birinci sınıfa geçtim.O yaz üniversite dönemi içinde ticaret ile ilişkili olmak istememden dolayı düşünmeyle geçti.Saatlerce,günlerce ve aylarca düşündüm neler yapabilirim,nasıl para kazanabilirim diye.Ve bir girişimim olmadı değil.Köprü Eğitim Danışmanlığı adı altında.Evet başarısız oldum ve bunu söylemekten çekinmiyorum.Ve evet Dostudent projem için de yatırımcı bulamadım.Bir yazımda bu işlerde neden başarısız olduğumu işin derinine girerek anlatacağım.

 O yaz döneminide bu şekilde geçirdikten sonra nihayet birinci sınıfa başlayacaktım.Yani istediğim bölüme tam manasıyla başlayacak İşletme Eğitimi almaya başlayacaktım.İlk gün ve ilk ders.Dünyalar tatlısı bir hoca girdi sınıftan içeriye.Şahsımda biraz çekingenlik ,biraz korku ,biraz mutluluk ve biraz kaygı.Kendisini tanıttı dünyalar tatlısı kadın,adı Müjdelen Yener idi.Biraz dersinden bahsedip neler yapacağını söyledikten sonra,eğitim hayatına yeni başlıyor olmamızdan dolayı kendince bir takım tecrübelerini paylaşmaya başladı.Bu arada dersin adı "Introduction to Business" yani "İşletmeye Giriş" idi.Derken birden sınıfa yüzünü dönüp "Kaç kişi kendi işini yapmak istiyor?" dedi.Sınıfta neredeyse doksanı bulan kişi vardı ve beş ya da altı parmak kalktı.Parmak kaldıranlardan birinin ben olduğumu düşünürsek benim dışımda altı kişi daha kalıyordu.Hoca şaşırdı haliyle."Eee,geri kalanlar ne yapmak istiyor?" dedi.Çıt yok,insanlarda şapşal bir gülümseme ve birbirine bakınan "hoca dersini anlat da git" bakışları.Hocam devam etti:"Arkadaşlar biz burada memur yetiştirmeyeceğiz,biz burada girişimci yetiştireceğiz.İşletme Bölümü'nün görevi budur.Biz size burada bir işletmenin tüm fonksiyonlarını öğreteceğiz ve sizler şirketler kurup katma değerler yaratacaksınız,istihdam sağlayacaksınız ve ülkenize hizmet edeceksiniz.Bu çok şaşırtıcı bir durum!".Dersin sonlarına yaklaşıyorduk ve pek sevdiğim hocam iş dergilerinden,gazetelerin ekonomi köşelerinden ve işletme eğitiminin realitesinden bahsetti.Bol bol okumamız ve kendimizi kendimizin yetiştireceğinden bahsetti.O sırada,bir kaç kitap ve iş dergisi zikretti.Tabi ben hemen not alıyorum.Ve içimde fırtınalar kopuyor o anlar.Acaba yanlış mı yaptım diyorum sağıma soluma bakarak.Ve acı gerçekle karşılaşıyorum.Ticaret okulda öğrenilmiyormuş!Ticaret okulda öğrenilmesine öğrenilmiyormuş da ne yapacağız?Nasıl edeceğiz de biz bu işi öğreneceğiz.Aklımda bu düşünceler hoca sınıftan çıktı.Ders bitti,sınıf boşalmaya başladı ama Ahmet Binici hala sırasında.Dudaklarını kemiriyor ve neler yapacağını düşünüyor bu koskoca dört sene için.İçimden söylenmeye başladım kendime,"okuyacaksın,hemde çok okuyacaksın!Madem bu iş okulda tam manasıyla öğrenilmiyor sen anılar okuyacaksın,şirket hikayeleri okuyacaksın,bu işin jargonunu ve bu işin tüm boyutlarını köşe yazıları dahil bloklardan,kitaplardan,dergilerden,filmlerden yani nereden ne kapabileceksen kapıp öğreneceksin.".Ve bir serüven böyle başladı ki sormayın gitsin.O gün okuldan çıkar çıkmaz Beşiktaş'ta ki bir kitap evine gittiğimi hatırlıyorum ve bana çok karmaşık gelen İş Bölümü'nün önünde durduğumu.Kitaplar bana bakıyor ben kitaplara."Bu iş böyle olmaz" deyip Capital Dergisini aldığımı ve eve gelip okumaya başladığımı biliyorum.Dedim ya bir serüven.İşte ben bu blogu bu serüvenimi anlatmak için açmaya karar verdim.

 Şimdi dördüncü sınıftayım,Allah nasip ederse mezun olacağım.Geride bıraktığım 3 sene de neler okuduğumu,okuduklarımdan çıkardığım notları,yaptığım stajları,ailemin ticari işletmelerinden çocukluğumdan bu yana öğrendiklerimi,katıldığım etkinliklerden öğrendiklerimi ve notlarımı,öğrendiklerimi,takip ettiğim siteleri,ekonomiye dair izlediğim filmleri ve Ekonomi-Girişimcilik ikilemesine dair neler öğrendi isem burada sizlere anlatacağım.Elbette başarısız olduğum iki girişimimi ve yeni girişmekte olacağım girişimlerimi hatta ve hatta okulda aldığım derslerden işime yarar öğrendiklerimi de sizlere anlatacağım burada.Bunu öncelikle kendim sonra da bu yönde bana akıl veren kardeşlerim için yapacağım, tabi ki sizlerde yararlanacaksınız.Önemli bir noktamız ise,benimbiröğrenciolduğumgerçeği.Burada yazacaklarım tamamen "bence"lerim.Kesinliği ve doğruluğu elbette tartışılabilir.


  Şimdilik görüşmek üzere derken,bu sene bu blog için hayli zaman harcayacağımı söylemeden edemeyeceğim.Kendinize dikkat etmeniz temennisiyle sevgiyle ve esen kalın.