Ağustos 03, 2015

U Dönüşünün Ardında ki Sır

Çok oldu buralara uğramayalı. Hayatımda dramatik değişikler oldu. Bir an her şey değişti. Sabah altıda kalkıp işe gitmek üzere servise biner buldum kendimi. Üniversite hayatım boyunca mesafeli bir ilişkim olan Muhasebe-Finans'ın taşlı yollarında düşe kalka yürüyor buldum kendimi. Gençliğin verdiği bir heyecan ile mi yoksa aşırı özgüven mi bilmiyorum fakat maaşlı çalışmaya karşı mesafelerim vardı benim. Hemde çok uzun mesafeler. Nasıl anlatılır bilmiyorum ama şöyle düşünün: Üniversiteden mezun oluyorsunuz,kendinize 3-4 ay tatil veriyorsunuz. Bırakın üniversite sıralarını mezun olduktan sonraki bu 4 aylık süreçte bile aklınızda en ufak ve hatta zerre miskal bir düşünce yok maaşlı çalışmaya dair. Sonra düşünmeye başlıyorsunuz. Düşünmek az buz bir şey değildir! Büyümek ile düşünmek kardeştir! Hayaller ile dünyanın gerçekliğini izdüşürüyorsunuz. Yani şöyle oluyor. Size diyorum ki al sana şu kadar para , yarın iş kuruyoruz! Ne hissedersiniz? Heyacanlanır mısınız yoksa? Ben ne hissedeceğini size biraz tarif edeyim. Önce mutlu oluyorsunuz! Vay be diyorsunuz, hayallerime ulaşmanın zamanı geldi. Fakat... "Ben ne yapacağım ya hu ? Ne iş yapacağım?" . Merhaba! Hoş geldiniz. İşte hayat.

Para tüm kapıları açmaz dostlarım. Para bir anahtardır, yani sermaye. O anahtarı kullanabilmek için açmanız gereken kapılar olmalı. Nedir bu kapılar? Yapmak istediğiniz herhangi bir iş, bir fikir. O yok ise değil binler, yüzbinler paklamaz sizi. Çizdiğin senaryoyu birebir yaşadım. Kesinlikle yapmam dediğim baba mesleği tekstili bile bir an yapmayı düşündüm. Hatta babam kenera çekilip, buyur buradan devam et de dedi. Ama işte kazın ayağı öyle değil. Oturduk karşı karşıya. Dedi ki reisimiz :) "Şu kadar alacağımız var şu kadar vadede, şu kadar çek ödememiz var. Stoklarımızda şu kadar mal var. Ben senden her ay belli bir miktar isterim, yok öyle oldu yok böyle oldu yok! Benim paramı vereceksin, sen devam edeceksin! Hee...Bu arada baba benim çek ödemem var,alacağımı alamadım falan yok." İşte o gün anladım ticaret dediğimiz hevesin,hevesten ziyade bir stres topu olduğu fil ayağı kadar. Bir filin ayağını beyninizin içinde taşıyorsunuz işte. Uyurken ay sonu yüz bin lira borcunuzun olduğunu düşünsenize?Ne hissedersiniz! Açık konuşmak gerekirse, üç kuruş kredi kartı borcu bile benim uykularımı kaçırır!Ya ay sonu işçi maaşları, mağaza kiraları, stopaj, ssk ödemeler, su, fatura, doğalgaz, ürün alımı...

Ne mi oldu? Dedim ki : " Sana ne oluyor ya hu?Yüzme bilmeden boğazda yüzmeye kalkıyorsun!Boğulursan ölürsün!Ne özgüvenin kalır, ticari hevesin."

Çalışmaya karar verdim. :) Ama nasıl bir iş? Ne yapacağım ki ben sektör tanıyacağım, şirket portföyü kazanacağım, entellektüel sermayemi artıracağım...Bu ve bunlar gibi bir sürü soru.Esasında üniversitenin başlarında karar verip, yürümem gereken yola ben mezun olduktan 5 ay sonra çıkmış bulundum işte. Sonra güzel bir abim bir gün " mali tahlil" dedi. Nedir abi dedim bu? "Senin ilacın" dedi. Başladı anlatmaya. O anlattı ben dinledim. O anlattı ben düşündüm. O anlattı ben tarifi imkansız bir heyecana kapıldım. 

Nedir mali tahlil? Mali Tahlilci ne yapar? Kimi kurumlarda mali tahlil, kimisinde mali analiz kimisinde ise finansal analis olarak geçer. Alırsınız bir firmayı elinize, bir güzel tahlil edersiniz. Doktorun elde ettiği bulgularla bir sonuca varması gibi, sizde firmanın gelir tablosu, detay mizanı ve bilançosu ile uğraşırsınız. Öksür bakayım dersiniz,sırtını dinlersiniz, şüphe eder farklı bölümlere yönlendirirsiniz hastanızı. Aşırı şüpheci ve bir tür kötü polisi canlandırırsınız.Sonra ilgili firmayı ziyaret edersiniz.Faaliyetlerini yakından görür, yöneticilerini tanır sorduğunuz sorularla birlikte onları izlersiniz.Dönersiniz ofisinize.Başlarsınız rapor yazmaya.Tesis faaliyet bilgilerinden,işler taahhütlerine,çalışan profilinde piyasa geçmişine, istihbarat sorgularından bankalar ile ilişkisine, hesaplarda ki değişimlerin sebeplerinden neden krediye ihtiyaç duyduğuna kadar sayısız bileşen. Analizler yaparsınız.Trend analizinden dikey analizine, ratio-lardan yatay analize. Analizlerinizi yapar, firmayı çözebildiğiniz kadar çözer ve raporunuzu tamamlarsınız. Bir gün karşınıza bir tekstil firması çıkarken diğer gün inşaat firması, bir gün taahhüt firması çıkarken diğer gün enerji firması. Sayısız sektör, sayısız iş kolu. Tüm bunlara binaen, ilgilendiğiniz firmalar aktif büyüklük olarak ortalama üstü ise , minumum 30 milyon TL kredi istiyorsa o firmaların büyüklüğünü faaliyetlerini siz düşünün.

Hasılı, güzel insanlar bu bloğu açma nedeni mi takip edenler biliyor. Tamamıyla biriktirmeye çalıştığım akçelerin zekatı burası. Bu akçe okuduğum kitapda olabiliyor, tecrübemde. İş bu yazı, bir takım gerçeklerin farkına varan bu adamın gelecek planınızı tekrar gözden geçirmeniz için kaleme aldığı bir yazıdır. Bu bloğu takip ediyorsan bakış açın diğerlerinden zaten farklı. Fakat yetmiyor işte! Gördüğünüz bu adamın olayı gibi. İstedim ki tekrar tekrar bakın önünüze. Planlarınızı hayata daha iyi geçirebilmek adına öteleyin. Önceliklerinizi revize edin. Geldiğimiz noktada çok mu mutlu ve huzurluyum? Bilmiyorum. Tam olarak öyle olsam bunu ifade ederdim. Çalışmak zor mu ? Evet zor. Fakat mutlu yarınlar ve gerçekleştirilecek planlar için bu sıkıntılara göğüs germek zorundayız. Yukarıda yüzme bilmeden boğazda yüzmeye yeltenmek üzereydim dedim. Şimdi onu şöyle değiştirdim. Boğazda yüzmek için, bir havuza yazıldım.1 metrede 1,84 boyumla takılıyorum şimdilik. Sonra 1,5 2 2,5 derken , yükselen özgüvenim  ve yüzme kabiliyetim ile ve elbette Allah'ın rızasının dışına çıkmadan hatta bununla birlikte sizlerin dualarıyla elbet bir gün atlayacağım o boğazın soğuk ve huysuz sularına. 

Not: Üç ay buralara uğrayamadım. Fakat istatistikleri sürekli takip ettim. İlgi ve alakanız için teşekkür ederim. Burası hepimiz için. Dualarda buluşmak üzere. Hayallerimizden vazgeçmeden çalışmaya devam ediyoruz. Allah'a emanet olasınız.